Geçen yıllar içerisinde, gerek devlet kurumlarının ilgili departmanlarında çalışan yetkililerin itirafları, gerekse kamuoyuna sızdırılan evraklar, tanımlanamayan uçan cisim (UFO) fenomenine dair ilgiyi artırdı.
NASA, bir yıl evvel başlattığı bir çalışma kapsamında, UFO’lara ait bilgilerin nasıl tahlil edileceğine dair çalışmalarına sürat vermişti ki; 14 Eylül’de Washington DC’de düzenlenen bir panelde, varlıkları konusunda şimdi bir katılık olmayan “uzaylı” fenomeni, geniş bir biçimde masaya yatırıldı.
Etkinliğe katılanlar ortasında, NASA Lideri Bill Nelson, NASA Bilim Yöneticisi Nicola Fox, NASA Bilim Departmanı Araştırmaları Yönetici Yardımcısı Dan Evans, Simons Vakfı Kurucusu ve uçan cisimleri inceleyen NASA grubunun lideri David Spergel yer aldı.
“SANSASYONDAN BİLİME GEÇİŞ”
Basın toplantısında konuşan NASA yöneticisi Bill Nelson, araştırmanın odak noktasının, mutlaklığı şimdi ispatlanamayan UFO tezleri konusunda, “sansasyonellikten bilime geçiş” olduğunu söyledi.
Panelde, uzay araştırmalarının büsbütün şeffaf olduğu ve sırf bilimsel datalara dayanan bilgiler paylaşıldığı duyuruldu. Öte yandan, şu ana dek “bilimsel olarak doğrulanmış rastgele ‘gizemli bir gök cismi’ olmadığı” belirtildi.
Panelin akabinde sunulan raporda, ABD hava alanında tespit edildiği tez edilen tanımlanamayan objelere ilişkin birçok datanın, ekseriyetle askeri havacılar tarafından edinildiği kaydedildi.
İşte, NASA’nın 36 sayfalık UFO raporundan öne çıkanlar:
KULLANILACAK EKİPMANLAR
Raporda; tez edilen UFO manzaralarının ekseriyetle baht yapıtı, kelam konusu hedef için tasarlanmamış yahut kalibre edilmemiş sensörler tarafından yakalandığı vurgulandı. Daha etkin bir araştırma ve müşahede süreci için “bilimsel ekipmanların” kullanılması gerektiğinin altı çizildi.
UFOLAR “UZAYLI VARLIKLAR” OLMAYABİLİR
Raporda, bugüne kadar gözlemlenen gök olaylarının pek birçoklarının tanımlanmış olduğu vurgulanırken, şimdi tanımlanamayan cisimlerin de araştırıldığına değinildi.
Bazı olaylara şimdi bilimsel bir tarif getiremeyişimizin sebebinin ise yetersiz bilgiler olduğu kaydedildi. Dataların yetersiz olmasının en önemli sebebi ise kelam konusu tanımlanamayan gök cisimlerinin anlık görüntüleniyor olması.
Rapor, UFO müşahedelerinin, “uzaylı varlıklara ilişkin olduğu” sonucuna varmak için hiçbir neden olmadığına ve dünya dışında hayat olup olmadığına dair sorulara da odaklandı.
Bu çerçevede, dış gezegen atmosferlerinde bulunan moleküllerde biyolojik imzalar arayan misyonların araştırmalarını sürdürdükleri kaydedildi.
YAPAY ZEKANIN ROLÜ
Yeni teknolojilerin, önümüzdeki yıllarda hayata geçecek uzay çalışmalarında büyük bir rol oynayacağını belirten uzmanlar, şu tespitlerde bulundu:
“Yapay zeka, potansiyel olarak tanımlanamayan olağandışı olaylar dahil, az oluşumları tanımlamak ve bu kapsamda gerekli araçları kullanmak için hayli elverişli. Lakin bu teknikler, sırf uygun standartlara sahip, uygun karakterize edilmiş datalar üzerinde işe yarayacak.”
Rapora nazaran yapay zeka, uzay ve uzayüstü çalışmaları anlamada kritik bir rol oynayacak.
ÖZEL ŞİRKETLERLE İŞBİRLİĞİ
Öte yandan NASA raporunda, kurumun imkanlarının, uzay çalışmaları için kâfi olduğu, lakin kendilerine güçlü bir teknoloji sunan özel şirketlerin, bilhassa “uzaktan algılama endüstrisinin” potansiyel imkanlarına başvurulduğuna da değinildi.
