CHP Küme Başkanvekilliği vazifesini yürüten Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında gündemi kıymetlendirdi.
Basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlayan Burcu Köksal, halkın sesi olmak için Meclis’te olduklarını vurgularken vatandaşın geçim sorunu çektiği bu periyotta vekillerin tatilde olmasına reaksiyon verdi.
25 Temmuz’da ağır ekonomik krizi çözmek için üzerlerine düşeni yapacaklarını tabir eden Köksal, “Bu kadar büyük meseleler varken 85 milyon geçim kasvetiyle boğuşurken Meclis’in tatilde olmasını hakikat bulmuyoruz” dedi.
“ÇÖZÜM ARAMAK İÇİN ÜZERİMİZE DÜŞENİ YAPACAĞIZ”
CHP, Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Demokrat Parti’nin talebi üzerine TBMM Genel Kurulu’nun 25 Temmuz’da, son artırımları ve vatandaşların ekonomik problemleri gündemiyle toplanacağının anımsatılması üzerine şunları söyledi:
Biz, toplantı talebinde bulunurken; üç küme başkanvekili ve küme liderimiz, Saadet Partisi’nin küme lideri ve küme başkanvekilleri, DEVA ve Demokrat Parti’den birer milletvekilinin imzası ile davette bulunduk. Ayrıyeten, öteki muhalefet partileri ile de görüştük, iştirak sağlamaları noktasında. Onların da katılacakları tarafında bir bilgi aldık.
Biz 25 Temmuz günü TBMM’de olup, vatandaşın yaşadığı bu ağır ekonomik krizi, artırımları, vergi artışlarını TBMM’de konuşup tahlil aramak için üzerimize düşeni yapacağız. Halkın sesi olmak için buradayız. Bu kadar büyük meseleler varken 85 milyon geçim ıstırabıyla boğuşurken Meclis’in tatilde olmasını hakikat bulmuyoruz.
Köksal’ın basın toplantısındaki açıklamaları şu biçimde:
“ÖĞRENCİLER YURT YETERSİZLİĞİ NEDENİYLE MAĞDUR OLACAK”
Üniversite imtihan sonuçlarının açıklamasıyla birlikte barınma sorunu da üniversiteyi diğer kentte okuyacak çocukların ailelerinin gündemine bir defa daha oturmuş oldu. Ülkemiz genelinde yüksek öğretim seviyesinde ve örgün eğitim kapsamında 4 milyon 24 bin 506 öğrenci bulunuyor bunlardan yalnızca 825 bini devlet yurdunda kalabilecek. Yüksek öğretim seviyesinde, örgün eğitim kapsamındaki öğrencilerimizin yalnızca yüzde 20,49’una yurt sağlanabilecek demek. Geçim derdinin, hayat pahalılığının had safhaya ulaştığı bu günlerde aileler konut kiralarındaki artış yüzünden öbür bir kentte üniversiteye gidecek olan öğrencilerin devlet yurdunda kalmasını istiyor, zira maaliyeti karşılayamayacak. Bu yıl da bu maliyetler yüzünden öğrenciler yurt yetersizliği nedeniyle mağdur olacak. Bu mağduriyetin önüne geçmek için Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bir an evvel gerekli önlemleri almasını ve bir öğrencimizi dahi bu bahiste mağdur etmemesini istiyoruz.
“MOTORİNE BU GECE BİR ARTIRIM DAHA GELECEK”
6 Şubat Kahramanmaraş merkezli sarsıntıdan sonra hepimiz o enkazın altında kaldık hala da çıkmaya çalışıyoruz. Periyodun Merkez Bankası Liderinin dahi telefonla bağlanıp 30 milyar lira bağışlayacağı vaadinde bulunduğu ve canlı yayın programında kelamı edilen 115 milyar lira da buhar oldu. Bu paralar ne oldu diye sorduğumuz önerge de AKP ve MHP oyları ile reddedildi. Meclis kapanmadan birkaç gün öncesinde de AKP tarafından önümüze bir kanun teklifi konuldu. Bir orta IBAN paylaşıyorlardı baktılar ki artık millet bu tuzağa düşmüyor, ne yaptılar, sen bağış yapmazsan ben vergi koyarım senden alacağımı bir halde alırım kanunu çıkarttılar. Motorine bu gece bir artırım daha gelecek. Artırım yağmuru dinmek bilmiyor anlayacağınız.
“ATATÜRK’ÜN GERİ ALDIĞI ULUSAL VARLIĞIMIZ ALSANCAK LİMANI SATILAMAZ”
Körfez’de para aramıyor, ülkeyi satıyorlar. Ülkenin kazanımlarını, kurumlarını, kuruluşlarını nasıl satarım diye Körfez ülkeleriyle pazarlığa oturmuş durumdalar. Lakin bu pazarlıktan da her zamanki üzere Türkiye Cumhuriyeti ziyanlı çıkacak gözüküyor. Özelleştirme ismi altında Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kazanımlarının satılması için her türlü teşebbüste bulunmuş durumdalar. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdülkadir Uraloğlu, İzmir Alsancak Limanı’nın satışı için Araplarla müzakere yürütüldüğünü açıklıyor. Cumhuriyetimizin simgesi, Atatürk’ün geri aldığı ulusal varlığımız Alsancak Limanı satılmaz, satılamaz. Şayet bu satışı gerçekleşirse İzmir’in simgesi olan, bu kadar stratejik bir noktada olan Alsancak, 90 yıl sonra yabancıları elin geçmiş olacak. Bu yanlıştan ailen dönün, Alsancak limanı bizde kalsın.
Alakam yok dediği paramiliter yapı olan SADAT’ın CEO’su Melih Tanrıverdi, Körfez çeşidinde, bu heyetin yanında ne işi var? Hangi unvan ve sıfatla Türkiye Cumhuriyeti’ni burada temsil ediyor? 15 Temmuz’da el ele, kol kola yürüdükleri, kürsülerden gel de bu hasret bitsin diye seslendikleri FETÖ terör örgütünün darbe teşebbüsünden, bu ülkeye vermiş olduğu ziyandan hala akıllanmamış olacaklar ki öbür başka yapılarla yürümeye devam ediyorlar. Bugün imzalanmasının 87’nci yılı olan Montrö Boğazalar Sözleşmesi’ni bile peşkeş çekmeye kalkışmalarının yegane sebebi işte bu paramiliter yapılar üzerinden vatanı karış karış Körfez ülkelerine satıp para koparmak…
“ÇİFTÇİNİN KULLANDIĞI MAZOTA ÖTV VE KDV’Yİ KALDIRMAMIZ GEREKİYOR”
Bu ülkede Merkez Bankası’na olan inanç de bitti. 2019’dan bu yana beş tane lider değişti gemi yürümüyor. Rezervler tükenmiş durumda, yapılan döviz alımları ve üstlendikleri kur muhafazalı mevduat kaynaklı kur ödemeleriyle 4 yıl sonra Merkez Bankası’nın net fonlaması birinci sefer eksiye geçmiş durumda. Ekonomiyi uçuruma sürükleyen iktidar ek bütçeyle de krizin faturasını tekrar vatandaşa kesmeye çalışıyor. Çarşı pazarda fiyatlar el yakıyor, vatandaş geçim sıkıntısında. Emekliye, minimum ücretliye verilen gıdım gıdım o artırımlar da eserlere, mal ve hizmetlere gelen artırımlar karşısında bir karara sahip olmuyor şu anda. Akaryakıt artırımından ziraî üretimin ağır olduğu bu aylarda çiftçi de nasibini aldı. Bu akaryakıttaki artış çiftçiye ek bir yük daha getirecek. Akaryakıt artırımlarıyla çiftçinin beli bükülmüş durumda. Çiftçi traktörüne mazot alamaz hale geldi. Ziraî üretimden kopuşlar süratle artıyor. Son 20 yıla nüfusumuz artarken çiftçi sayımız azalmış durumda. 2002 yılında çiftçi sayımız 2 milyon 588 bin 666 şahısken 2022 yılında bu sayı 2 milyon 190 bin şahsa gerilemiş durumda, son bir yılda ise 82 bin kişi ziraî istihdamdan kopmuş durumda. Çiftçinin kullandığı mazota ÖTV ve KDV’yi kaldırmamız gerekiyor. Böylelikle en azından üretim maliyetlerinde bir nebze olsun onu rahatlatmış oluruz.
“YİĞİDİ KURU SOĞANA MUHTAÇ ETTİLER”
En uzun çalışma saatlerinin olduğu ülke Türkiye, haftada 42,9 saat, Avrupa Birliği’nde ise ortalama 36,4 saat. Türkiye’de haftalık 49 saat ve üzeri çalışanların oranı yüzde 28, Avrupa Birliği’nde ise bu oran yüzde 7,4. Uzun çalışma saatlerine karşın hala memurlar yoksulluk sonunun altında maaş almaya devam ediyor. Minimum ücretliler de açlık sonunun altında maaşla yaşamaya mahkûm edilmiş durumda. Vatandaşın mutfaktaki tenceresi de kaynamaz hale geldi. 2 kiloluk mesken tüpü 101 lira, 12 liralık tombul konut tüpü 440 lira, 12 kiloluk valfli uzun mesken tüpü 451 lira oldu. Doğalgazı da ücretsiz vereceklerdi, nerede, o da yok… Sandığa giderken 19 lira olan mazot bugün 35 liraya dayandı. Sandığa giderken 18 lira olan dolar bugün 27 liraya dayandı. Lakin sandığa gittiğimizde 7 bin 500 lira olan en düşük emekli maaşı hala 7 bin 500 lira olarak vatandaşa verilmeye devam ediyor. Dolar 26,91 lira, Euro 30,16 lira, minimum fiyat 11 bin 402 lira, en düşük emekli maaşı ise 7 bin 500 lira. Pekala sarayın bütçesi ne kadar? 6 milyar 637 milyon lira. Prestijden tasarruf olunmaz diye diye fakirleştirip yiğidi kuru soğana muhtaç ettiler.”
“MÜCADELEMİZ YARGI BAĞIMSIZLIĞI İÇİN”
HSK’nın son hakim-savcı atama kararnamesini pahalandıran Köksal, “Yargıyı, art bahçesi haline getirmeye çalışanlara, yargıyı muhaliflere sopa olarak kullanmaya çalışanlara, siyasallaştırmak isteyenlere karşı tıpkı dün olduğu üzere bugün de yarın da çabamız yargı bağımsızlığı için sürecek” dedi.
