AKP’nin kurucuları ortasında yer alan ve 2003-2009 yılları ortasında Ulusal Eğitim Bakanlığı yapan Hüseyin Çelik, iktidarın ulusal eğitim siyasetlerini eleştirdi.
Çelik, “Benim dönemimde yüzde 51 olan memnuniyet oranı yüzde 21’lere düştü” dedi.
Çelik ayrıyeten yeni bakanların, ulusal eğitimde uzmanlaşmış işçisi işten uzaklaştırarak kurum hafızasına ziyan verdiklerini ve uzaklaştırılan çalışanı de havuza alarak çok sayıda ‘bankamatik memuru’ yarattıklarını belirtti.
Hüseyin Çelik’in Serbestiyet’te yer alan “Eğitim S.O.S. Veriyor” başlıklı yazısının ilgili kısmı şöyle:
“Eğitim alanındaki sorunumuz, eğitimin fiziki yerleri, alet edevat problemi değil; sorun, eğitimin ruhunun olmaması. Genel olarak insan kaynakları idaremiz berbat vaziyette.
AK Partili bir bakan misyona başlayınca iktidar değişmiş üzere doruktan tırnağa bürokratları değiştiriyor. Eskiler şimdi işe alışmış ve ısınmışken gidiyor, yerlerine gelen yeniler, oldukça bir müddet acemilik ve bocalama devresi geçiriyor. Onlar işe tam hakim olmaya başlayınca bakan değişikliği rüzgarı onları da ‘havuza’ atıyor.
‘BİNLERCE YETİŞMİŞ EĞİTİM YÖNETİCİSİ ‘HAVUZA’ DÖKÜLMÜŞ DURUMDA’
Bugün Ulusal Eğitim Bakanlığı’nın kurumsal hafızası olan binlerce yetişmiş eğitim yöneticisi, sonbaharda dökülen gazeller üzere ‘havuza’ dökülmüş durumda. Bu beşerler elini soğuk sudan sıcak suya koymadan, çoğunlukla da konutta oturarak maaş alıyor. Artık maaş almak için bankamatiğe gitmeye bile gerek yok. Hesaba yatırılır yaptırılmaz taşınabilir telefon aracılığıyla maaş kullanıma hazır. Zati artık onların ismi ‘Havuz’ işçisidir.
Her türlü israf berbat ve haram olmakla bir arada bana nazaran en büyük israf, yetişmiş insan israfıdır. Evvelden, üst seviye bürokratlar misyondan alındığı vakit APK uzmanı olarak atanıyordu. Her bakanlığın APK ünitesi, o vakit bankamatik elemanları ile dolu idi. APK’nın açılımı ‘Araştırma, Planlama ve Koordinasyon’ idi ancak uygulamada bu ‘Al Paranı Kaybol’ manasına geliyordu.
Artık APK diye bir ünite yok. Artık misyondan alınanlar ‘araştırmacı’ olarak atanıyor.
İşsiz, güçsüz, kenara atılan kimselere bu unvanın verilmesi, araştırma kavramının içini ne kadar boşalttığımızı gösteriyor.
‘ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜ GÜL GÜLİSTAN GÖSTEREN ASLA DOSTUNUZ DEĞİLDİR’
Bunlar, anlayanlar için dost ihtarıdır. Mevlana, ‘iyi bir dostu olanın aynaya gereksinimi yoktur.’ der. Dost yüzünüze ayna tutandır. Birileri size çürümüşlüğü gül gülistan gösteriyorsa bilin ki, o sizin asla dostunuz değildir.
Benden sonra gelen 7 bakanın, mevcut bakan arkadaşımız hariç, hepsine güzel olsun ziyaretine gidip, kendilerine bir telefon arası kadar uzak olduğumu, takviye olmak maksadıyla bana bir şey düşerse seve seve üzerime düşeni yapmaya hazır olduğumu söz ettim. Yeni bakan arkadaşımıza da gidip tıpkı görevimi yapacağım.”
